Sunday, April 13, 2008

Pippa Bacca

Bunu sozluge de yazdim. Dolayisiyla aradaki 'yazar', 'baslik' vs gibi sozleri yabancilamayin.. Bunu belirtme sebebim de, soz konusu kelimeleri ve onlara bagli ifadeleri duzenlemeye usenmemdir. Yoksa sozlukte yaziyorum diye duyurma niyetinde degilim, zira yazmiyorum. Yazdim saniyorum, caylakligin raconu bu. Sonsuza kadar san. (Yuttum vallahi bu son sozleri, gulug gulug yuttum)

elimden geldigince benden once yazilanlari okudum, hani tekrar tekrar bir seyler soylemeyeyim diye ve fakat gordum ki, en azindan bu baslik altinda cok da onemsenecek bir sey degil bu. zira ofkeyi duyurmaya, dokmeye, yer yer de serbetlemeye ihtiyac var. hepimizin uzuntu dolu mesajlari, olayin vuku bulabilmis olmasindan dolayi degil ama turkiye ve turkiye benzeri ulkelerin, diger ulkelere nazaran, boyle bir olayin gerceklesmesi icin tum politik, sosyolojik ve hatta sosyal psikolojik sartlara sahip oldugunu bilmemize ragmen kafamiza inen saskinliktan kaynaklanmaktadir, bana sorarsaniz tabii.

lanetlemeler arasinda misal bir yazar demis ki (kabaca, hatirladigim kadariyla alintiliyorum) ulkede gazeteler ve diger iletisim araclariyla duyuru yapilsa belki bu olmazdi vs. gazeteler ve diger iletisim araclariyla duyuru yapilsa dahi bu olay gerceklesirdi. bir kere zaten pippa'nin gezisinden gazeteler haberdardi. kayboldugu zaman ana basinda yer aldi. toplumda var olan kayitsizlik, 'sorun' insan gruplarini gorunmez kilma, elbette "toplumun aynasi" kitle iletisim araclarinda da var. baska sorular da bu noktada akla gelmiyor degil. mesela haberlesme araclari kac hanede var, kac kisinin hanesi var, kac kisi bunlari dinliyor, okuyor veya okuma biliyor, kac kisi bu haberleri umursuyor, kac kitle iletisim araci bu tur haberleri bas sayfadan, gorulebilecek buyuklukte veya dikkat kesilinebilecek uzunlukta veriyor?

burada konu insanlar sekse doysun yeter artik da degil. olmamali. sukunetimi bozacak gucte zirvaliklar bunlar. boylesi bir cozum onerisinin, her mahalleye bir okul acilsin, her seyin basi egitim ve/veya her seyin sorumlusu egitimden farki yok. gebze ve benzeri bolgelerde yasayan insanlarin, kendilerine birkac saat mesafedeki daha temiz pak ve ‘insan’ gibi sartlarda yasayanlara bakisinin, temiz paklarin onlara bakisindan farki yok. islenen sucun, adli ve ahlaki buyuklugu su goturmez; dogrudur, katiliyorum. fakat bunun yaninda mesela suclu kisinin sosyal sartlari hafifletici neden olarak gosterilemez denecektir. hakeza hafifletici neden bulmak derdiyle yanmiyorum, ne var ki bu sosyal sartlar, yani fiziki yasama kosullari, calisma sartlari (tabii bir is soz konusuysa), bir takim adi suclardan, bu suclarin ardindaki motivasyondan ayri dusunulemez. bu sebeplerin hicbirine luzum olmadan islenmis 'ayni' suclari koltuk altindan cikarmak da cok kolay elbette. ama burada amacim kefenin bir tarafina yuklenmek degil. kefenin bir tarafini parmagimla isaret edip, dikkat cekmek.

gebze'ye gittiniz mi hic bilmiyorum. ben bir ara sik sik darica'ya giderdim ve bunun icin yolum gebzeden gecerdi (toplu tasima araclari kullanmak kaydiyla). kendi basina ve haline birakilmis bolgelerdir bunlar. sekilsiz yapilasma dolayisiyla fakirlik goze batar. elbette bu fakirligin arasinda, 'bana bulasma da ne halt edersen et' diyen devletten ustaca koparilmis 'gayri-resmi' haklar ile olusturulmus tam da o fakirlige gore bir orman kanunundan guc alarak kalelerini dikmis, bolgeyi parsellemis cikar babalari ve capulcular da vardir. bunlarin cogu da, bir zamanlar ayni siddette fakirlik cektigi komsularini, eslerini dostlarini sogusleyen, ust tabaka fakirlerdir. bu bolgelerin kendi kurallari var dedim, soyle bir ornekle aciklayayim. bakimsiz, ilgiden yoksun evler nasil curur veya disaridan bir goze uyumsuz gorunse de kendi ic dinamiginde nasil carpik (ama yikilmak uzere) bir uyum yakalamis olursa; bu bolgelerde yasayan, kendi kaderlerine terk edilmis, ‘gorunmez’ kilinmis insanlar da, goze gorunen ve itilmelerinde garip bir sekilde onemli bir rol oynayan fiziki goruntulerine vurmus fakirlikleri ve 'cahillikleri' bir yana, kendi bolgelerinin (veya siniflarinin) kanunlariyla dovulmus ruhsal ve ahlaki halleri cercevesinde bir suregenlige sahiptir. caresizlik, hinc ve yalnizliktan beslenen bu carpiklik, pippa orneginde oldugu gibi kendini disariya duyuracak yollar bulur, olaylar yaratir. yaratir ki, bu carpikligin disinda kalanlar, carpikligi daha da itsin, ondan daha da tiksinsin.

sonu sevimsiz bitmemis bir baska ornek de, misal bir ara tv magazin programlarinin gerilimi durtukleyen muzigimsi bir seyle verdikleri ‘tinerci cocuklar arzu yanardag’a saldirdi’ haberi ve yanardag hanimefendinin ‘insan degil bunlar’ diye bagir bongur hezeyanlaridir (bu yanardag haberinden ayri olsa da, genel olarak televizyondan bu cocuklarin imdadina kosan da, onlari ayni hizda polise ihbar edebilen savas ay olmustur malesef). yine de ummak, dilemek insana mahsus. umuyorum ki, pippa’nin basina gelenler, beyaz gelinlikli mujde ar esprilerinden, ictenlikleri su goturmez ama bir yere varmayan, ic bosaltici serzenislerden oteye gecer. sacma bir insanlik gosterisi yapip suclu kisinin ezilmis, itilmis bir zavalli olarak bagra basilmasi da elbette normal olmaz. ve fakat turkiye oyle turkiye boyle, ah bu magandalar, avrupa burada biter arkadas gibi masa basi sohbetlerini de artik kesmek ve gozleri acmak lazim. sikayet edebiyati, su benden onceki 12 sayfada mutekerrir sekilde hatirlatilmis benzeri tecavuz ve/veya cinayet orneklerinden de anlasilacagi gibi, bir ise yaramamis olacak ki bu olaylar sikca tekrarlanmistir. ki turistlerin oldurulmesi harici bir ornek de verilmemistir, veya gozumden kacmistir bilemedim; ama misal kan davasi nedeniyle oldurulen yuzlerce genc kiz ve genc erkek de vardir, bunun harici baska benzeri cinayetler de mevcuttur, hatta bunlara faili mechullar, faili belli ama mudahale edilmeyenler de dahildir. bunlarin ozde birbirlerinden hicbir farki yoktur. genis (olcekte) bakmamiz, genis olcekte hareket etmemiz gerekmektedir. bu adam pippa'ya nasil tecavuz edebilmis, oldurebilmis ve sonra da gomebilmisse ve bunu yaparken bariz bir ahlaki yoksunluk icindeyse, bence biz de ayni hizla adami, adamin nezdinde de tum 'maganda', 'kiro' sifatina layik gorulen adamlari kiniyoruz ve bunu yaparken de bariz bir akli yoksunluk, buna bagli olarak mudahale ve eylem aczi icinde oluyoruz. mudahale gucu, akil tutulmasindan kurtulus, akli mengeneye almis, kendinden olani, yaratilmasinda payin olan 'canavar' bolgeleri gormezden gelmene sebep olan gucleri, sistemleri gormeyi gerektirir.

No comments: