Saturday, March 15, 2008

Bir yol macerasi

Tabii bu sadece bana mi macera, bana mi komik bilemiyorum ama yazasim var gectigimiz hafta gittigim NY'dan Miami'ye dondugum geceli gunduzlu yolculugu. Hafizamda ani henuz tazeyken yazayim dedim, zaten uykulu, bas agrili ve hayal meyal hatirladigim bir gun. Komik, sinir bozucu ve belki de benim kuruntum bir ani yumagi olacak bu hikaye.

Simdi ben Cuma sabah 8 ucagina yetisecegim tamam mi? Persembe gecesini Cuma'ya baglayan saatlerde de hala Drom'dayim. Arkadaslarim da gelmis, egleniyoruz, Gypsy All Star enfes caliyor, yanlarinda da Kazakistan'dan bayaaa ilginc uc muzisyen, dogaclama yapiyorlar. Ben gunlerce cay icmisken o gece rakiya talimim. Yav ne olacek! kafasindayim. Neyse gece bitti, ben eve vardim sabah 4 sanirsam. Hirsiz gibi girdim, zifiri karanlik ev. Ortama alisayim diye de bir sureligine kapadim gozlerimi oyle dolasiyorum. Hafif oynak bir kafayla da oyuna dondu is, ama neyse ki kikirdayip ev ahalisini uyandirmamam gerektigini biliyorum hala. Sonra cantami toparladim. Internetten online olan ve bulasan arkadaslarimla biraz lafladim. Super shuttle cagirmisim gunduzden, sabah 5 ceyrek gibi gelecek, onu bekliyorum. Neyse ben toparlandim. Son yarim saatimi de, patlayacak gibi agriyan basim ve icine sisler sokulan gozlerimi dinlendireyim diye uyuyarak gecirdim. Acinacak haldeyim. Boyle uzun uzadiya anlatiyorum ki sonraki anlatacaklarimda ne halde oldugumu hayal edebilesiniz. Sonra ben uyandim kendi kendime, zaten pimpiriklendim uyanamayacagim, ucak kacacak uhuhu diye. Giyindim, sirtlandim esyalari, tam asagi inecem ev telefonu calmaz mi? Calar!! Salak ben super shuttle'a cep degil de ev telefonu verirsem calar! Nasil astim salonu ve telefonu buldum bilemiyorum (ki buyuk mucize iki gozum onume aksin ki) ama buldum ve sak diye actim, ahizeyi popoma tutup alo dedim. Otomatik mesaj geldi kulagima, gonul rahatligiyla kufrettim. Sonra asansorle asagi indim, ev kapisini mecburen carparak kapadim. Sen o kadar bale yap kimseyi uyandirmayacaksin diye, sonra kapiyi carpmak zorunda kal.

Neyse bindim ben super shuttle'a. Sofor, sirin mi sirin bir amca. Boyle Bill Cosby ile Gazanfer Ozcan arasi. Tek ben varim. Bana dedi ki 7 kisi daha alacagiz sonra Laguardiya. He tamam benim ucaga daha var dedim. Gectim en arkaya. Usuyorum ama buna ragmen sizmak uzereyim. O sirada etrafimda ne oluyor, ben neredeyim, araba hareket ediyor mu, durduk mu, kapi acik mi degil mi, bu sirin sofor amca bana niye el sallayip bir sey uzatiyor on koltuktan... Ha! Ya. Evet bu sirada uyandim, kendime geldim. Adam bir sey demeye calisiyor. Dedi ki, piyango sana vurdu, one gel ve benim co pilotum ol. Bu GPS aleti yeni, ben bilmiyorum kullanmayi sen biliyon mu? Dedim evet. Yalan soyleyebilecek her kanalim yayina kapali o sirada. Gercegin ta kendisiyim: Ben ve boynumun uzerinde bas diye tasidigim kaya parcasi. Gittim tabii one. Ufff kesin calistiramayacagim aleti ya, rezil olacam hay dilimi esek arilari derken ben calistirdim gps'i. HAH! Amca (bundan boyle adamin adi amcadir zira ismini bilmiyorum, demistir belki, sevimlilik ve yakinligimizi temsilen de ona boyle hitap edilecektir yazida). Evet amca bana ilk adresi soyledi. Simdi bunu yaz oraya dedi. Ben girdim hoop once McDonalds bilmem nesine gidiyoruz Manhattan'da. Oradan aldik iki kisi. Girdim ben sonraki adresi hooop Brooklyn'e gidiyoruz. Aletten bize hitap eden kadinin sesini ikimiz de ayni anda begenmedigimizi belirten sesler cikarmaya baslayinca, musterek bir sekilde Ingiliz Kemal tadinda bir sese tav olduk, hah dedik gulustuk. Kebap. Neyse gittik aldik yeni musteriyi ve fakat kimse benim gibi dakik degil. Soyleniyoruz caktirmadan biz amcayla. Aldik buradan bir kiz yolcu, yola devam. Herkes bana hayretle bakmakta kimdir nedir diye. Zira muhtemeldir ki gozlerim kotu halde, stiv vondir gibi kontrolsuz bakislar atiyor olabilirim etrafa; uzerine bir de yol tarif ediyorum. Evet ediyorum zira amca gps'e her an bakamiyor, yolu kaciriyor. Ben bir cesaret aldim aleti elime, sol yap sag yap diye muavinlige basladim. NY benden soruluyor o sira. Sonra Bronx yaptik ama yol cok uzadi, ben bir fenalastim. Uyuklayayim dedim koseme cekildim aleti amcaya teslim ederek. Cooook uzun bir surus sonrasi yeni yere vardik, musteriyi aldik, yola ciktik ki amca bir anda yine beni puslu dunyamdan cikardi. Where's my life saver! diye bagirdi bir an. Herkes gibi ben de uyandim. Yoklama verdim, aleti geri aldim Laguargiya'yi kodladim ki gidek artik havalimanina diye. Heyecanliyiz, gun isimis, NY'u, Manhattan'i sisli puslu sanki sahne isikli gormusum keyfim gicir. Hala basim kulce gibi ayri, ama kabullenmislik var uzerimde. Neyse vardik havalimanina, vedalastik amcayla indim ben terminalimde. Hemencecik cek in yaptim, elimde bording paslarim gittim gorevlinin yanina, guvenlik seysi icin. Ayakkabi cikiyor vs ya. Neyse bu lavuk bir bana bir pasaportuma yaklasik 5 kez bakti. Sonra bir dakika dedi, beni kenara aldi, arkamda da sasirtici uzunlukta bir sira. Herkes bana bakmakta, ben de ilgiden hosnut olmayarak sinirlerimi germekle mesgulum. Adam geri geldi, bir form doldurmus, suradaki gorevliye gidin sonra suradaki kafesimsi seye girin bekleyin demez mi? Ben de o uykulu halde nedir ne oluyor, aciklama yap kardesim niye bekliyorum dedim. Bana sormayin dedi ve kicini dondu gitti. Tiiiinnnnn. Gerildim. Sonra cam kafese girdim, ayakkabilar kemer kupe vs cikti tabii, dedektorden geciyor onlar. Bir kadin polis geldi, eline mavi eldivenleri gecirdi sak diye saklatarak lateksi. Nedir gote parmak mi yiycez? Yok, oksadi her tarafimi sonra buyuk bir ciddiyetle, goz temassiz suraya diye baska bir adami isaret etti bana. Gittim ayakkabilarimi giydim. Adam cikar bir dakika daha ayakkabilara bakmadik dedi ve o noktada ben kelimenin tam anlamiyla kendimi kaybettim ve bagirmaya basladim. Ne diyerek basladim, ne diye bitirdim bilmiyorum ama adam kacti, biriyle konustu, sonra kipkirmizi geldi ve ozur diledi. Biz hata yapmisiz, daha dogrusu o ilk arkadas yanlis anlamis hoy hoyt dedi. Ben susamadim, dolmusum, basim agrimis.. Olmaz boyle sey, embesilleri koymayin goreve madem, ne hakla sen beni bu hale sokarsin rrrrrrrrrrrrrrrr diye hirladim ben bir muddet daha. Sonra aldim esyalarimi gittim. Yanimda biri olsa benden utanabilirdi o an, bunu dusundum. Ama basim dik, gururla gittim gate'e. Sonra ucaga bindim ben. Cam kenarindayim, kafayi dayayip uyuyacagim diye hayallerdeyim, mutluyum nihayet. Bir gittim kizin biri oturmus benim yerime. Dedim ki 7A benim yerim bir zahmet kalksan. Kiz muzik dinlermis, beni gorunce korktu (!) ve elindeki kahveyi once onundeki koltuga ve koltukta oturan adamin kafasina, sonra da kendi kucagina ve kitabina boca etti. Sonra da sinirle kendi biletini cikarip benimkinin uzerine pisti yapti! Ucak zaten mikro bir sey. Arkamda yine yiginlar var, ucagin en arkasindaki erkek hostese goz kas el yaptim. Geliyorum bi saniye yapti sanirsam o da. Ben de kizin yanina ilistim, belki 7C gelmez mmm diye. Geldi tabii. Adamla gozustuk, gulustuk ben kalktim. Herkes farkinda ayni koltuga iki bilet satildiginin ve disarida kalanin ben oldugumun. Yani siddetle uyuyayim, kimse bana bakmasin, siktirsin insanlar bi etrafimdan dedigim gun olanlara bak. Once terorist olaraktan arandim, simdi de daracik bir ucakta ayakta kalakaldim. Beni 10 dakika kadar diktiler oyle. Bagirmayacam bu sefer, e-maillen girisecem diye soyleniyorum sessizce ama yapmayacam biliyorum da. Bana en arkada bir koltuk verildi, hafif -bence- deli bir cocugun yaninda. Zati asagisi olamaz bu kadar sey uzerine degil mi? Laptop'i tepeye koymak istedim, bana yeni koltuguma kadar eslik eden kibar hostes el attigim ust goze kartal gibi mudahale ederek, bunlar imorcinsi olmaz! diye bagrindi. Bagirdin mi? diye sordum ben. Hayir kusura bakmayin, bunlar kullanilmaz dedi. E nere koyayim dedim, hepsi dolu kucakta tasisan dedi. Ehe.. Sahane de mi? Sonra ben laptop'i on koltuk altina, sirt cantami da yastik gibin kucagima aldim. Bir diger uyuz hostes -ki kendisi benimle muhatap olmadan hemen once bir bebege agucu bugucu yapiyordu- geldi yanima cantanizi one het hot dedi. Tamam biliyorum dedim. Dikildi kaldi. Yapin oyleyse dedi. Yapacagim dedim ve inatla bakmaya devam ettim. Hepiniz bana mi yazildiniz bugun laaaaaan! diye Ozcan Deniz nidasi atmak istemekteyim. Sakaklarimda damarlar atiyor hissediyorum. Ben kazandim ama, ilk once o bezdi ve gitti. O sirada bir sey daha oldu ve amanin bunu unutmamaliyim yazayim defterime diye dusundum. Defter ayak altimdaki cantada, yorgunum ama kesin hatirlarim bu super komik oldu diye dusunuyorum. Zira o yorgun halimle guluyorum falan; yanimdaki de nasilsa deli ya, rahatim yani kendi kendime takilmakta. Unuttum ama iste. Kahretsin unuttum, yazmadigima cok pismanim. Sonrasi oteki ucaga transfer ettim kendimi. Iki iri adamin arasinda Miami'ye vardim. Otobuse atlayip mahalleme geldim, sirtimda back pack yemek ismarladim, esyalari eve birakip ismarladigim yemegi aldim tekrar eve dondum. Yedim ve sizdim. Bu kadar degildi bu hikaye, bir kadin vardi beni cok guldurdu ama nerede nasil gordum ve hatta gercek miydi zerre hatirlamiyorum. Budur.

No comments: