Saturday, March 15, 2008

Bir yol macerasi

Tabii bu sadece bana mi macera, bana mi komik bilemiyorum ama yazasim var gectigimiz hafta gittigim NY'dan Miami'ye dondugum geceli gunduzlu yolculugu. Hafizamda ani henuz tazeyken yazayim dedim, zaten uykulu, bas agrili ve hayal meyal hatirladigim bir gun. Komik, sinir bozucu ve belki de benim kuruntum bir ani yumagi olacak bu hikaye.

Simdi ben Cuma sabah 8 ucagina yetisecegim tamam mi? Persembe gecesini Cuma'ya baglayan saatlerde de hala Drom'dayim. Arkadaslarim da gelmis, egleniyoruz, Gypsy All Star enfes caliyor, yanlarinda da Kazakistan'dan bayaaa ilginc uc muzisyen, dogaclama yapiyorlar. Ben gunlerce cay icmisken o gece rakiya talimim. Yav ne olacek! kafasindayim. Neyse gece bitti, ben eve vardim sabah 4 sanirsam. Hirsiz gibi girdim, zifiri karanlik ev. Ortama alisayim diye de bir sureligine kapadim gozlerimi oyle dolasiyorum. Hafif oynak bir kafayla da oyuna dondu is, ama neyse ki kikirdayip ev ahalisini uyandirmamam gerektigini biliyorum hala. Sonra cantami toparladim. Internetten online olan ve bulasan arkadaslarimla biraz lafladim. Super shuttle cagirmisim gunduzden, sabah 5 ceyrek gibi gelecek, onu bekliyorum. Neyse ben toparlandim. Son yarim saatimi de, patlayacak gibi agriyan basim ve icine sisler sokulan gozlerimi dinlendireyim diye uyuyarak gecirdim. Acinacak haldeyim. Boyle uzun uzadiya anlatiyorum ki sonraki anlatacaklarimda ne halde oldugumu hayal edebilesiniz. Sonra ben uyandim kendi kendime, zaten pimpiriklendim uyanamayacagim, ucak kacacak uhuhu diye. Giyindim, sirtlandim esyalari, tam asagi inecem ev telefonu calmaz mi? Calar!! Salak ben super shuttle'a cep degil de ev telefonu verirsem calar! Nasil astim salonu ve telefonu buldum bilemiyorum (ki buyuk mucize iki gozum onume aksin ki) ama buldum ve sak diye actim, ahizeyi popoma tutup alo dedim. Otomatik mesaj geldi kulagima, gonul rahatligiyla kufrettim. Sonra asansorle asagi indim, ev kapisini mecburen carparak kapadim. Sen o kadar bale yap kimseyi uyandirmayacaksin diye, sonra kapiyi carpmak zorunda kal.

Neyse bindim ben super shuttle'a. Sofor, sirin mi sirin bir amca. Boyle Bill Cosby ile Gazanfer Ozcan arasi. Tek ben varim. Bana dedi ki 7 kisi daha alacagiz sonra Laguardiya. He tamam benim ucaga daha var dedim. Gectim en arkaya. Usuyorum ama buna ragmen sizmak uzereyim. O sirada etrafimda ne oluyor, ben neredeyim, araba hareket ediyor mu, durduk mu, kapi acik mi degil mi, bu sirin sofor amca bana niye el sallayip bir sey uzatiyor on koltuktan... Ha! Ya. Evet bu sirada uyandim, kendime geldim. Adam bir sey demeye calisiyor. Dedi ki, piyango sana vurdu, one gel ve benim co pilotum ol. Bu GPS aleti yeni, ben bilmiyorum kullanmayi sen biliyon mu? Dedim evet. Yalan soyleyebilecek her kanalim yayina kapali o sirada. Gercegin ta kendisiyim: Ben ve boynumun uzerinde bas diye tasidigim kaya parcasi. Gittim tabii one. Ufff kesin calistiramayacagim aleti ya, rezil olacam hay dilimi esek arilari derken ben calistirdim gps'i. HAH! Amca (bundan boyle adamin adi amcadir zira ismini bilmiyorum, demistir belki, sevimlilik ve yakinligimizi temsilen de ona boyle hitap edilecektir yazida). Evet amca bana ilk adresi soyledi. Simdi bunu yaz oraya dedi. Ben girdim hoop once McDonalds bilmem nesine gidiyoruz Manhattan'da. Oradan aldik iki kisi. Girdim ben sonraki adresi hooop Brooklyn'e gidiyoruz. Aletten bize hitap eden kadinin sesini ikimiz de ayni anda begenmedigimizi belirten sesler cikarmaya baslayinca, musterek bir sekilde Ingiliz Kemal tadinda bir sese tav olduk, hah dedik gulustuk. Kebap. Neyse gittik aldik yeni musteriyi ve fakat kimse benim gibi dakik degil. Soyleniyoruz caktirmadan biz amcayla. Aldik buradan bir kiz yolcu, yola devam. Herkes bana hayretle bakmakta kimdir nedir diye. Zira muhtemeldir ki gozlerim kotu halde, stiv vondir gibi kontrolsuz bakislar atiyor olabilirim etrafa; uzerine bir de yol tarif ediyorum. Evet ediyorum zira amca gps'e her an bakamiyor, yolu kaciriyor. Ben bir cesaret aldim aleti elime, sol yap sag yap diye muavinlige basladim. NY benden soruluyor o sira. Sonra Bronx yaptik ama yol cok uzadi, ben bir fenalastim. Uyuklayayim dedim koseme cekildim aleti amcaya teslim ederek. Cooook uzun bir surus sonrasi yeni yere vardik, musteriyi aldik, yola ciktik ki amca bir anda yine beni puslu dunyamdan cikardi. Where's my life saver! diye bagirdi bir an. Herkes gibi ben de uyandim. Yoklama verdim, aleti geri aldim Laguargiya'yi kodladim ki gidek artik havalimanina diye. Heyecanliyiz, gun isimis, NY'u, Manhattan'i sisli puslu sanki sahne isikli gormusum keyfim gicir. Hala basim kulce gibi ayri, ama kabullenmislik var uzerimde. Neyse vardik havalimanina, vedalastik amcayla indim ben terminalimde. Hemencecik cek in yaptim, elimde bording paslarim gittim gorevlinin yanina, guvenlik seysi icin. Ayakkabi cikiyor vs ya. Neyse bu lavuk bir bana bir pasaportuma yaklasik 5 kez bakti. Sonra bir dakika dedi, beni kenara aldi, arkamda da sasirtici uzunlukta bir sira. Herkes bana bakmakta, ben de ilgiden hosnut olmayarak sinirlerimi germekle mesgulum. Adam geri geldi, bir form doldurmus, suradaki gorevliye gidin sonra suradaki kafesimsi seye girin bekleyin demez mi? Ben de o uykulu halde nedir ne oluyor, aciklama yap kardesim niye bekliyorum dedim. Bana sormayin dedi ve kicini dondu gitti. Tiiiinnnnn. Gerildim. Sonra cam kafese girdim, ayakkabilar kemer kupe vs cikti tabii, dedektorden geciyor onlar. Bir kadin polis geldi, eline mavi eldivenleri gecirdi sak diye saklatarak lateksi. Nedir gote parmak mi yiycez? Yok, oksadi her tarafimi sonra buyuk bir ciddiyetle, goz temassiz suraya diye baska bir adami isaret etti bana. Gittim ayakkabilarimi giydim. Adam cikar bir dakika daha ayakkabilara bakmadik dedi ve o noktada ben kelimenin tam anlamiyla kendimi kaybettim ve bagirmaya basladim. Ne diyerek basladim, ne diye bitirdim bilmiyorum ama adam kacti, biriyle konustu, sonra kipkirmizi geldi ve ozur diledi. Biz hata yapmisiz, daha dogrusu o ilk arkadas yanlis anlamis hoy hoyt dedi. Ben susamadim, dolmusum, basim agrimis.. Olmaz boyle sey, embesilleri koymayin goreve madem, ne hakla sen beni bu hale sokarsin rrrrrrrrrrrrrrrr diye hirladim ben bir muddet daha. Sonra aldim esyalarimi gittim. Yanimda biri olsa benden utanabilirdi o an, bunu dusundum. Ama basim dik, gururla gittim gate'e. Sonra ucaga bindim ben. Cam kenarindayim, kafayi dayayip uyuyacagim diye hayallerdeyim, mutluyum nihayet. Bir gittim kizin biri oturmus benim yerime. Dedim ki 7A benim yerim bir zahmet kalksan. Kiz muzik dinlermis, beni gorunce korktu (!) ve elindeki kahveyi once onundeki koltuga ve koltukta oturan adamin kafasina, sonra da kendi kucagina ve kitabina boca etti. Sonra da sinirle kendi biletini cikarip benimkinin uzerine pisti yapti! Ucak zaten mikro bir sey. Arkamda yine yiginlar var, ucagin en arkasindaki erkek hostese goz kas el yaptim. Geliyorum bi saniye yapti sanirsam o da. Ben de kizin yanina ilistim, belki 7C gelmez mmm diye. Geldi tabii. Adamla gozustuk, gulustuk ben kalktim. Herkes farkinda ayni koltuga iki bilet satildiginin ve disarida kalanin ben oldugumun. Yani siddetle uyuyayim, kimse bana bakmasin, siktirsin insanlar bi etrafimdan dedigim gun olanlara bak. Once terorist olaraktan arandim, simdi de daracik bir ucakta ayakta kalakaldim. Beni 10 dakika kadar diktiler oyle. Bagirmayacam bu sefer, e-maillen girisecem diye soyleniyorum sessizce ama yapmayacam biliyorum da. Bana en arkada bir koltuk verildi, hafif -bence- deli bir cocugun yaninda. Zati asagisi olamaz bu kadar sey uzerine degil mi? Laptop'i tepeye koymak istedim, bana yeni koltuguma kadar eslik eden kibar hostes el attigim ust goze kartal gibi mudahale ederek, bunlar imorcinsi olmaz! diye bagrindi. Bagirdin mi? diye sordum ben. Hayir kusura bakmayin, bunlar kullanilmaz dedi. E nere koyayim dedim, hepsi dolu kucakta tasisan dedi. Ehe.. Sahane de mi? Sonra ben laptop'i on koltuk altina, sirt cantami da yastik gibin kucagima aldim. Bir diger uyuz hostes -ki kendisi benimle muhatap olmadan hemen once bir bebege agucu bugucu yapiyordu- geldi yanima cantanizi one het hot dedi. Tamam biliyorum dedim. Dikildi kaldi. Yapin oyleyse dedi. Yapacagim dedim ve inatla bakmaya devam ettim. Hepiniz bana mi yazildiniz bugun laaaaaan! diye Ozcan Deniz nidasi atmak istemekteyim. Sakaklarimda damarlar atiyor hissediyorum. Ben kazandim ama, ilk once o bezdi ve gitti. O sirada bir sey daha oldu ve amanin bunu unutmamaliyim yazayim defterime diye dusundum. Defter ayak altimdaki cantada, yorgunum ama kesin hatirlarim bu super komik oldu diye dusunuyorum. Zira o yorgun halimle guluyorum falan; yanimdaki de nasilsa deli ya, rahatim yani kendi kendime takilmakta. Unuttum ama iste. Kahretsin unuttum, yazmadigima cok pismanim. Sonrasi oteki ucaga transfer ettim kendimi. Iki iri adamin arasinda Miami'ye vardim. Otobuse atlayip mahalleme geldim, sirtimda back pack yemek ismarladim, esyalari eve birakip ismarladigim yemegi aldim tekrar eve dondum. Yedim ve sizdim. Bu kadar degildi bu hikaye, bir kadin vardi beni cok guldurdu ama nerede nasil gordum ve hatta gercek miydi zerre hatirlamiyorum. Budur.

Tuesday, March 11, 2008

Buyukanit

Yahu cok sinir bozucu. Buyukanit'in Fenerbahce maciyla ilgili soyledikleri de artik alintilaniyorsa, populer kisilik olmustur demektir. Yaratilabilecek imajin arkasindaki strateji uzerine cesitli tahminler getirilebilir ama buyukanit'in bu imaji tasiyabilecek sevimlilik, ilginclik veya sikici da olsa bir orjinaliteye sahip oldugunu sanmam. Yine de eglenceli metinler ve gozlemler bunlar. Buyukanit'tan misal 'cocuklar beni tanirsiniz..' tadinda hulya avsar agizli girizgahlari gazeteciler "siz duygusal bir insansiniz.." tespitleriyle karsiliyor artik. Bu durumun kafada gorsele donmesi ve uzerine baska abeslikler ekleyerek ve biraz da adamcagizi maymun ederek aslinda daha komik durumlar yaratilabilir. Burada halihazirda mevcut komikligin dozunu artirmaktan bahsediyorum; misal tonlamasi uzerinde oynayarak, ve bu tonu jestlerine de isleyerek vs. Cunku zaten olayin ozunde taze ve guzel bir malzeme mevcut.

Ordu-devlet, ordu-hukumet, ordu-muhalefet, ordu-halk, ordu-secmen, ordu-dunya iliskileri bereketli bir donemde.

Wednesday, March 5, 2008

Evrensel siyasi tutarlilik

Giderek daha da katlanilmaz oluyor gazeteleri takip etmek ve Turkiye'de olup bitenleri okumak. Bunu 'allakaretmesin bu ulkeyi, bu siyasileri, iyi ki Amerika'dayim, biktim valla, okuyamiyorum gazeteleri, es geciyorum' gibi anlamasin kimse. Sadece hissettigim ofkenin yan etkileri budur, midem gercek anlamda buruluyor ve kusmak istiyorum. Tepkilerim asiri uclarda oluverir benim bazen evet, bunun da etkisi vardir ama durum bu. Kaypaklik, yuzsuzluk ve kor goze parmak ifadeler cileden cikartiyor beni. Tarihin tekerrur edisi, siyasette, ona bagli olarak savaslarda umut kirici.

MHP'nin, AKP tarafindan (ya bu da fenomenolojik bir vaka bu arada.. Kafami mikiyor), Kurtler'e saglanacagi soylenen sosyal ve politik haklar icin "ihanet projesi" demesi, ilimli siyaset, insan olmaya basladilar, bakiniz edebiyle sag partiler artik, ulku ocaklarinin pencere pervazlarini saksida cicekler susluyor yalanlarini, ucuz propagandalarini bir anda yerle bir ediyor; tabii gormek isteyen goze. Bu anlamda iyi bir sey. Misal Radikal'den direkt alintiliyorum AKP hakkinda MHP'den gelen aciklamanin bir kismini:

"...AKP'nin "PKK'nın siyasi gündemine dayanan siyasi açılım sürecini kademeli olarak hayata geçirmeye hazırlananlarla" nikâh tazelediğini savundu."

Neresinden tutsan ki simdi bunu? Sirf su cumleden, MHP'nin yapisal ve ideolojik cozumlemesine dair bir makale hatta abartmali ama imkansiz olmayan bir tahmin daha yurutup kucuk capli bir tez bile yazilabilecegini iddia edebilirim. PKK'nin siyasal gundemi, PKK'nin siyasi acilim sureci diyerek bu hareketin, bu orgutun arkasinda bir ideoloji, bir siyaset yattigini, muhtemelen de kazanilmak istenen bir takim siyasi haklarin soz konusu oldugunu kabul ediyorsun. Bu senin icin kabul edilemez bir sey zira fasistsin, otokrasi ister yurecigin, anliyorum seni. Bunu birilerinin kademeli olarak hayata gecirmek istemesi kabuslarinin en buyugudur. Hele ki zaten inandigin irki temsil ettigini iddia ettigin bir mecliste, DTP denen kalpazanlarla ayni havayi solumak zorunda birakilmissin. Bu da yetmezmis gibi simdi daha da fazlasini istiyorlar ve senin hukumetin buna canak tutuyor, firsat verecegini soyluyor. Bir biraksalar atacaksin hepsini, vereceksin eniklerine alenen bu sefer defterleri durulsun diye ama olmaz. Bu tavra da tavim ben, zira tutarlilik devam ediyor, tam bir fasist diye gurur duyasim var; gozlerinden operim. Uzerine bir de nikah tazelemek dedin, tamam oldun. Bize de ancak AKP-DTP iliskisinde hangisi erkek hangisi kiz, kim kimi mikmekte diye bayagi sakalar yapmak duser. Bu durumda hangisi ibne oluyor, gotveren oluyor vs. Uzar bu. Nedir? Adam dogasina aykiri bir sey soylemiyor, fasist dedigin boyle konusur.. Tutarliliklari icin tebrik bile edesim var MHP'yi..

Ya CHP ne oluyor? Yani bana sorsan onlar da tutarli ya; yine de taraftarlari soz konusu olunca bir saskinlik oturabiliyor uzerime. Yani nice CHP'li gordum. Parti ici rezaletlerini cok yakinen bilmekteyim zaten. Ne var ki aklima kendi ailemde, veyahut aileye yakin tanidiklardan kimseler geliyor. CHP'li olup koru korune kemalistleri saymiyorum. Onlar malum. Bir de soyle bir kitle var misal ailemde, cevremde. Hepsini cok seviyorum, cok sekerlerdir vs ama misal genc kizliklarinda, delikanli caglarinda "Avrupalar"da okumuslar (bu lafa da hastayimdir, avrupalar; cogullayinca daha da parliyor anlam); sonra guzel guzel islerde calismislar, "aydin" olmuslar, ulkelerine donunce imrenilerek bakilmis onlara, Mustafa Kemal'in bursla yurt disina yolladigi cocuklar gibiler adeta. Neyse, bunlar haliyle CHP'li. Ve fakat Deniz Baykal'a da kuskunler, sebep sor, net bir sey soyleyemezler. Sonra bunlardan biri, en son yapilan secimler oncesi yaptigimiz bir sohbette agzimi bir karis acik birakti. Hala ne kadar da siyaset safi oldugumu suratima carpti resmen. Sen misin Cem Uzan'i iplemeyen, parayla satin alinan secmen birakir adami yari yolda, arkadan seeder falan diyen. Al sana.. Gunes gibi, altin gibi parlayan saclar, bicak gibi, cakir mavisi gozler fetisiyle buyumus bir millet olarak Uzan, dirseklerime kadar sokacam alt metinli, kollari siyrilmis beyaz gomlegiyle kalplerini kazanacak tabii bu Baykal partisi eskilerinin. Neyse dedi ki bana bu teyzecigim, ben bir de Uzan'i deneyecegim bu secimde. Guzel seyler soyluyor, denenmemis hem. Kepek yapan sampuanini degistirmek uzere raflari dolasan, artik yeni bir marka denemeye hazir musteri gibi. Ayrica da hepsi ayni bunlarin, al birini vur otekine (en klasik ve en berbat secmen soylemdir, gozumde affedilmezdir); Uzan yolsuzluk yaptiysa peki suna buna ne demeli diye de eski gazete bilgileri tazelenir vs. Buyrunuz mevcut CHP taraftarlari. Partideki kaypaklikla karsilastirildiginda tutarsiz degil tabii ama tanidigim bildigim, dogru duzgun, akli fikri saglam, bir de kemalistlik taslamasa harika olacak insanlar var. Onlar niye oradalar? Nicin turban yasagi kalkmasin diye akla hayale sigmaz saklabanliklar yaptiklari yuruyusler duzenliyorlar? Anlamsiz, anlayamiyorum. Amerika dedi diye ciktik, bu ne kepazeliktir diye sinirden dudaklarimi isirmama sebep olan aciklamalar yapmaya devam ediyor Baykal. Bad ass olmaya calisiyor. Kimse beni susturamaz, freedom of speech!!! Tavir bu. Cok rezil, cok igrenc. KI, tutarsiz degil. Zira en basindan beri savasa, askeri mudahaleye susamis soylemleri olan, taraftarlarini ve muhalefeti paylastigi partileri ve de orduyu gaza getiren, durten bir CHP, elbet harekatin bitmesinden memnun olmayacak ve memnuniyetsizliginin temeli, AKP'ye saldirmaci ve artik alenen orduya da bulasici bir "Amerika'nin usagi, kuklasi" suclamasina dayanacak. Askeri mudahale basindan beri yanlisti, sivil cozumler bulunmali, demokratik platforma tasinmali artik bu mesele demesi beklenemez, abes olur. Dogasina aykiri. Oyle bir sey derse artik merkez sagda bir parti oldugu gerceginin anlasilmasi zorlasir. Bu anlamda iyi ki de oyle dedi. Yakininda olmamak sartiyla kendisine uzaktan bir hayfayf cakiyorum!

Ordu da bu anlamda bana gore son derece tutarli.. Buyukanit cok yakisiyor bulundugu yere. Yere goge koyamam onu. DTP'nin sivil cozum uzerine aciklamalarini "PKK soylemi" diye dis gicirtarak, burnunu kaldirarak karsiliyor. Asil kan akiyor damarlarda malum. Kulagima geliyor gibi sivil cozum onerenleri odleklik, nonosluk ve bu ikisine yakisir bir nitelik olarak vatan hainligiyle suclamalari. Ustune bir de Buyukanit demis ki, harekatin Amerika soyledi diye bittigini kanitlasinlar, uniformami cikaririm. Sahane. Cikar uniformani bence her sartta, olmasin uniforma ama nasil laftir bu.. Benim aklim sen boyle deyince zaten uzerindeki resmiyeti ister istemez siliyor, uzerine mavi cizgili, beyaz atletini teshir edici gogus dekoltesiyle 'baba' pijamasi giydirip eline de cay verip balkona koyuveriyor. Mizansen cesitlendirilebilir. Ayrica da nasil ispatlasin insanlar? Sen 1. meclis kayitlarinin uzerinde bile hala kuluckadayken? Bu da tutarli. Sag olsunlar, var olmasinlar.

AKP konusu cok enteresan. Bir surec olarak incelenmeye deger nadide partilerden; hareketlerden. Tee MSM doneminden baslanmali, uluslararasi siyaset ve Orta Dogu'daki hallerle yakin baglantili olarak hem de. Ne ise, onlarin da orduyla ilgili enteresan aciklamalari var tabii. Misal kahramanlik yaparak ordunun, harekat bitisi ve "olasi" ABD mudahalesi (bu "olasi" ile baslayan ne aka ne boka haber metinlerine de bayiliyorum, kullanmak istedim) suclamalarinin disinda tutulmasi gerektigini, iyelik eki kullanarak icine soktugu "Silahli Kuvvetlerimiz'in" siyasi polemigin icine cekilmemesi gerektigini, siyasi muhatabin kendileri oldugunu soylemis. Kara Murat benim'in daha da yoz hali bu. Ordudan bir aferin hak ettiler bence de. Ne var ki kus tutsalar agizlariyla ordudan bundan ote yakinlik goremezler; uvey evlat veyahut besleme gibi kalacaklar. Bu aciklamanin bir diger yansimasi da, ordunun her tur kamusal, tuzel kurumdan, tum ideolojilerden ote oldugu, kutsal varligi, bagimsizligi, amacina hizmet eden her yol mubahtir ayricaligi soylemi. Riyakar bir kendini begenmisligin, korkunc bir egonun parlatilmasi. Mideme kramplar giriyor.

Saturday, March 1, 2008

Gazete, siyasi partiler, Irak harekati, Bulent Ersoy, kuzen sohbeti ve Winter Soldier II

Bunlar iyice kafayi kirdi! Gazetelerde harekatin bitirilmesi uzerine partilerin ettikleri laflar siralanmis. Bakinca cok sevimsiz ve komik hissediliyor. Artik zorlaniyorum bu konuda ne hissettigimi anlatirken.

"Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'a yönelik kara harekâtını sona erdirmesi Ankara'da şaşkınlıkla karşılandı." Oysa ben de sasirmalarina hic sasirmadim. Elbet sasiracaklar, elbet sasirdik diyecekler. Oyle demek zorundalar. Niye baslandigi "adamakilli" sorgulanmayan, sorgulatilmayan ama hukumetsel, ordusal, egosal ve turksel ekmeklere yag bal olan harekatin bitmesi de, muhalefet partilerinin en babalarinin parmak banacagi birseye benziyor. Simdiden MHP ve CHP soz birligi edip, ordu ve hukumetin 'erkekligi'ne laf atmis bile. Kibarca tabii zira orduya kolay kolay laf cakamazsin. (Burada bir duzeltme-aciklama yapmam lazim. CHP ve MHP'nin dogrudan orduya yonelik bir laf atma eylemi yok; biri ordunun elinde dogmus, digeri pisekarligini yapiyor. Yedigin kaba sicmak olur aksi bir durum ama bu iki parti bence istemeden, konusmalari sirasinda bir tukuruk damlasi konduruvermis ordunu yuzune. Yakin temas yuzunden.) Demisler ki "ABD istiyor diye çekiliyorsak, doğru olmamıştır". Yani onemli olan harekatin bitmesi, TSK'nin askerleri geri cekmesi (pardon boyle de dememek lazim, yoksa mecburiyet havasi olusuyor lafimin etrafinda, halbuki Buyukanit dediydi, ne zaman canimiz isterse o zaman diye. Simdi istemis demek ki) ve/veya geri cagrilmasi degil, Amerika'ya karsi el pence divan durdugumuzun "talihsiz" olarak yorumlanan bir "tesadufler zinciri" ile ortaya cikabilir olma korkusu degil mi? Ama CHP ve MHP bunu da AKP uzerinden isleyerek, biz olaydik hayatta da cikmazdik yarim agizligiyla soyluyor. Cok onemli mi, belki degil; kimse farketmedi mi, mutlaka fark edilmistir ama bu tur stratejilerin, laf oyunlarinin siyasetin geregi oldugu inanci arkadan saglam destek aldigi icin onemsenmemistir. Turkiye'nin ABD karsisindaki domalik pozisyonu ve bundan hoslanmamasi, aksini ispatlayabilmek adina zaman zaman boyle gereksiz, sacma aciklamalar yapmasina sebep olabiliyor. Su turk askerlerinin basina cuval gecirilmesi hikayesi de boyle bir sey degil miydi? Neyse gazetelerden devam.

Baska partilere geciyor gazeteler sonra; misal DTP'liler "Operasyonların çözüm olmadığı anlaşıldı. Siyasi çözüm yolları aransın" demis, biz de arabulucu olalim diye de eklemisler. Zaten bugunku gazetede (Radikal'e baktim bir) bu siyasi cozum yollari konusunda tanidik onerilerden bahsediliyor. Bu kez umuyorum ki bu oneriler ciddiye alinir. Kurt halkinin varligini kabul etmek, dil, egitim, ifade ozgurlugu saglamak, (hem belki onlara saglanirsa, Kurt olmayan diger halklar ve vatandaslar da sebeplenir, bize de bize de derler) gibi. 85 yildir sivanmis yalanlar, boyle igrenc bir harekatin ve sinir kaldiran 'erkek' soylemlerin ardindan bir anda nasil gecilir siyasi cozumlere bilmiyorum. AKP de 'Hedeflere ulaşıldığı için operasyon bitmiştir' diye kendini savunmus. Hedefler ne idi? Acik konusulmayacak; ama umuyorum ki bir seyler daha alenen konusulmaya baslanacak. Gecen Mustafa'yla da konusuyorduk. Mustafa benim super kuzenlerimden biri. Bende kuzen bol bilinir.

Neyse, Turkiye'deki vicdani retcilerden biri Mustafa. Ulusal basinda vicdani ret uzerine olumlu yazilar cikmasi, konunun aslinda Bulent Ersoy'la bir anda parladigi uzerine konustuk. Ersoy'a ve askerlik uzerine sozlerine kuru siki saldiranlardan bahsetmeye gerek yok; olacakti bu ve Ersoy da buna zaten alisiktir zira cinsiyetini kendi tercih etme curetini gosterdigi icin oldukca sik taslanmistir, taslanmaktadir. Her dedigi guzel midir, iyi midir? Degildir elbet ama bu mesela askerlik uzerine kimsenin alenen soylemeye cesaret edemedigi sozlerine golge dusurmemelidir. Neyse Mustafa'yla konusmamiza geri donuyorum. Askerlik uzerine konusurken Mustafa, askerlige, militarizme karsi hareketler adina gelisme sayilabilecek, soyleyen kisi veya olayin boyutlari dolayisiyla ses getiren ornekleri hatirlatti. Misal iste Tarkan'in askere gitmek, kursun sikmak istemiyorum demesi. Dogrudan buna bagli degil elbette ama bu 'tartismali' aciklama sonrasinda bedelli askerlik ilk kez gundeme geldi ve yururluge girdi. Ossi'nin (Osman Murat Ulke'nin) AIHM'deki Turkiye aleyhine davasini kazanmasi olay kopardi, Vicdani Ret'i herkes duydu. Ha sonra teror sucu kapsamina girdi ayri.. Hatta TV'deki kendini bilmez adamlar (misal Hulki Cevizoglu) Vicdani Retciler'e PKK taraftari deme densizligini gosterdi. Densizlik de degil, dupeduz aptallik. Silahli her turlu eyleme karsi bir hareketin silahli eylem yapan bir orgutu destekledigini dusunebilecek kadar akli kaymis, tutulmus insanlar bunlar. Tum bunlarin uzerine, gundem baska onemli konularla mesgulken, zart girdik Irak'a ve sonra Bulent Ersoy'un gumlettigi laf. Ha ilk o mu soyledi? Elbette hayir ama herkesi gafil avladi Bulent Hanim, agizlar bir karis acik, kafa mikici, akil tutucu program izlerken herkes, bir anda tokadi basti gibi oldu Ersoy. Aaa ne diyo ayol bu dediler. Ciddi bir seyler diyor, musiki falan demiyor resmen TSK, askerlik falan diyor. Dedi evet; iyi de dedi. O dedigi icin; osurugu, sevgilileri, kocalari konusulan, gulusu, endami taklitlere meze giden Ersoy bunlari soyledigi icin herkes dinledi. Eferim kendisine. Mustafa da bu noktada cok onemli baska bir konuya bagladi bunu: Baska muhalif hareketlerin de savas karsitlari hareketine dahil edilmesi, muhalif hareketlerin birlesmesi ve seslerini yukseltmelerine. Bir muhalif hareketin muhalif oldugu sey zaten toplum icinde var olan bir sikintidir (escinsellik, ulus-devletcilik, vs.). Hareket bu sikintiyi ortaliga aciyor, dedi Mustafa ozetle. Elbette; zaten bu durumda bir muhalif hareket diger muhalif hareketlerle birlikte, onlarla benzer noktalarda varlik gosterebilir ve muhalif olunan tum konular birlikte ele alinarak bu yonde eylem olanlarina girisilebilir.

Turkiye'yle dogrudan alakali degil gerci ama sebep olsun bu yazi, okuyan birileri varsa hem haber vermis olayim, hem de heyecanimi paylasayim. 13-16 Mart arasi Washington DC'deki Winter Soldier II etkinligine gidiyorum ben de. Para toparlayabildim nihayet. Oncesi belki NY ve orada WRL ile gorusme, sonra da otobusle DC. 1972'deki Vietnam Savasi uzerine yapilan Winter Soldier'in ikincisi bu. Irak ve Afganistan'a gitmis savas gazileri (savas emektarlari) basin ve sanirsam halk onunde yasadiklarini anlatacaklar. O yuzden olayin adi ifade vermek, yani testimonials. Bunlar filme alinacak ve onumuzdeki Sonbahar'a yetistirilmek uzere, ikinci bir WS belgeseline donusturulecek. Ben de buna sahit olacagim!!!!! Okuldan kamera alacagim, bir de kameraman istedim ama kimse uygun degil. Tek basima nasil becerecegim bilemiyorum ama ben de, (asker ifadelerini cekmeme muhtemelen izin vermezler) ne bulduysam cekecegim artik. Bu geziden tezime enfes malzeme, bu donem aldigim tarih dersine final odevi bir de kurgulanabilir kalitede goruntu cikarsa ne ala. Haber budur.

Ekleme: Yarin Catholic Worket House diye bir yeri arayacagim. Buradan bir tanidigin dedigine gore orada ucretsiz kalabilirmisim, yemek de verirlermis. :S Bakalim.. Otel param yok, fena olur gunu birlik gitmek.